abd haberleri canlı haber
Kavramsal Tarih

Humbaracı Ocağı nedir? Humbaracı Ocağı tarihi nedir? Humbaracı Ocağı görevi nedir?

Önceleri topçu ve cebeci ocaklarının bâzı bölükleri humbaracı idiler. On altıncı asırda ayrı bir ocak hâline getirildiler. Humbara, el bombası olup, tüfekle atılanları da vardı.

İstanbul’daki ulûfeli humbaracılardan başka, taşrada tımarlı humbaracılar vardı. Her ikisinin âmiri İstanbul’daki humbaracıbaşı idi.

Kışla ve fabrikaları Üsküdar Ayazma’da idi. Mevcudu 18. yüzyılın ilk yarısında altı yüz civarında olan ocak; oda denilen ve her biri yüz kişiden meydana gelen altı bölüğe ayrılmıştı. Bunların üçü ulûfeli, üçü de tımarlı idi. Her ulûfeli odaya iki yüz akçe ile bir odabaşı ve doksanar akçe ile iki tane ellibaşı ve elti akçe yevmiye ile üç tane otuzbaşı ve otuzar akçe yevmiye ile on tane onbaşı, vekilharç, çavuş, imam, cerrah, yazıcı, davulcu tâyin edildi. Neferlerin yevmiyesi on sekiz; Alaybaşı denilen humbaracıbaşının yevmiyesi ise üç yüz altmış akçe idi.

Üçüncü Selîm Han’dan îtibâren açılan ıslâhat devresinde 1792’den îtibâren humbaracı ocağı iyice ele alınıp, tımarlı ve ulûfeli şeklindeki ayırıma son verilerek, hepsinin devlet merkezinde bulunmaları kabul edildi.

Lağımcı Ocağı: İki sınıftan meydâna gelen bu ocak; muhârebe zamanında muhasara edilen kaleleri yıkmak için lağım yapmak ve atmakta vazifeli idi. Birincisi maaşla olup, cebecibaşının emri altında cebeci ocağına bağlı idi. İkincisinin de zeamet ve tımarları vardı. Tımarlı lağımcıların başındaki âmire lağımcıbaşı denirdi. Bundan başka kethüda ve çavuş, ocağın büyük zabitlerinden olup, alemdar da küçük zabitlerdendi.

Yer altından yollar açarak fitil ve barutla kale bedenlerini yıkma veya lağım atarak berhava etme işi olan lağımcılık, Osmanlı ordusunda çok gelişmişti. Lağımcılar, seferde ordu ile beraber giderdi. Mevcut lağımcılar kâfî gelmediği zaman, hâriçten lağımcı alınırdı. Kânûnî Sultan Süleymân Han Zigetvar seferine giderken, muhtelif kazalardan lağımcı istemişti.

Osmanlı ordusunda lağımcılık, mühendisliğe eş ehemmiyetli bir meslek iken, on yedinci asır ortalarından itibaren bozulmuş ve gitgide san’attan anlamayanların toplandığı bir yuva olmuştu. On sekizinci asrın sonlarına doğru mevcudu iki yüz dolaylarında olan ocak, 1792’de üçüncü Selîm Han zamanında, birincisi lağım bağlamak tekniğini, ikincisi ise köprü, tabya ve kale yapmak gibi mîmâriyi içine alan iki mühim kısma ayrıldı. Birinci Abdülhamîd Han, Kağıthâne’de yapılan humbaracı ve lağımcı tâlimlerine bâzan gelerek, ağalarını ve efradı hil’at ve bahşiş ile teşvik ederdi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
İstanbul evden eve nakliyat izmir dijital ajans dijital pazarlama vds satın al