abd haberleri canlı haber
İnsanlık TarihiKavramsal Tarih

Küçük buzul çağının sonuçları nelerdir? Küçük buzul çağının devletler ve toplumlar üzerindeki etkileri nelerdir?

Avrupa’nın KBÇ’ndan en fazla etkilenen topluluklarının başında Vikingleri saymak mümkündür. Bilindiği gibi Vikingler bugünkü İskandinavların atalarıdır. İskandinavlar günümüzde İsveç, Norveç, İzlanda ve Danimarka’da yaşamlarını sürdürmektedirler. Ortaçağ Avrupasında kötü bir üne sahip olan Vikingler, zamanlarının büyük bölümünü denizlerde geçiren, saldırgan ve hatta barbar olarak nitelendirilen bir üne sahiptirler.

KBÇ öncesinde, Sıcak Orta Çağ veya İklim Optimumunda (MS 950-1250) Grönland ve İzlanda Vikinglerin yerleşim yerleri olmuştu. Vikingler sadece bu alanlarda değil, savaş yetenekleri sayesinde Avrupa’nın bir çok yerini de işgal etmişlerdi. Özellikle Grönland’ın doğu kıyıları Viking kolonileri için elverişli yerleşim yerleriydi. Ancak her ne kadar sıcak orta çağın olumlu etkileri de olsa, bu alanlar yine de ekolojik açıdan hassas veya kırılgan bölgelerdi. Diğer bir ifade ile degredasyona ve/veya iklimde meydana gelebilecek değişimlere dirençli alanlar değillerdir.

Nitekim KBÇ’nın başlangıcı ile birlikte öncelikle Grönland’daki Viking koloniyel yerleşimi hassas ekosistemi nedeniyle ilk sorunlarla karşılaşan alan olmuştur. Enlem faktörü nedeniyle kısa olan ürün yetişme devresi daha da kısalmış ve bir müddet sonra tarım imkansız hale gelmiş, ayrıca yanlış biçimde kullanılan topraklarda verim azalmasının yanında temel hayvan yemi de yetiştirilemez hale gelmiştir. Öte yandan ılıman koşulların varlığı nedeni ile deniz ürünlerine fazla rağbet etmeyen ve dolayısıyla avlanma becerileri Eskimo’lar kadar gelişmemiş Vikingler, soğukların fazla arttığı zamanlarda deniz canlılarını da yeteri kadar avlayamamış ve sık sık açlık ile karşı karşıya gelmeye başlamışlardır. Bu arada sertleşen iklim koşulları Avrupa ana karası ile olan ticareti de etkilediğinden temel tüketim ürünleri ve diğer ihtiyaçları karşılayamayan Vikingler, Grönland’ı terk etmek zorunda kalmıştır. Ancak bu süre zarfında soğuk, açlık ve kıtlıktan binlerce ölüm vakasının da olduğu kayıtlara geçmiştir. MS 1450’lerde Vikinglerin Grönland’ı terk etmeleri ile sonuçlanan bu sürece karşılık Eskimoların yaşamlarını sürdürebilmeleri, geleneksek yaşam biçimleri açısından Eskimoların bulundukları iklime ve coğrafi şartlara adaptasyonalarının sonucu olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Böylece Vikingleri, KBÇ’nın ilk “mağdur” toplulukları olarak nitelendirmek mümkündür.

Avrupa’da Büyük Kıtlık (1315 – 1317)

Dünya üzerinde sıklıkla yaşandığını ifade edebileceğimiz kıtlıklar milyonlarca insanın ölümüne yol açmaktadır. Kıtlıkların nedenleri arasında beşeri faktörleri sıralayabilsek de, özellikle geçmişte ve KBÇ içerisinde görülen farklı ölçeklerdeki kıtlıklarda iklimin rolünün oldukça önemli olduğunu ifade etmek gerekir. Bunlardan biri de Avrupa’da yaşanan Büyük Kıtlık (Great Femine)’tır. MS 1315 – 1317 yılları arasında ifade edilen bu kıtlık sırasında milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.

Büyük Kıtlığın ortaya çıkış nedeni olarak 1315’de görülen şiddetli yağışlar olarak ifade edilmektedir. 1315 yılında uzun dönem görülen şiddetli yağışlar, ürünlerin olgunlaşma devresinde de devam ederek kayıplara neden olmuş, bunun neticesinde hasat miktarları çok düşmüştür. Devam eden dönemde de görülen bu koşullar aynı zamanda hayvanların da beslenmesini etkilemiş, sığır vebası gibi yaygın hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Böylece hem tarım ürünleri azalırken, hem de hayvancılık faaliyetleri imkansız hale gelmiş ve bu durum salgın hastalıkların da tetiklenmesiyle milyonlarca insanın ölümüne yol açmıştır (Lamb, 1982; Jordan, 1996; Fagan, 2002).

Büyük Kıtlık dönemi, daha sonra hem Avrupa’da ve hem de dünyanın başka bölgelerinde görülen kıtlıklara benzer nedenlerle ortaya çıkmış ve etkili olmuştur. Bu nedenlerin başında şüphesiz KBÇ’nın olumsuz iklim koşulları gelmektedir.

Büyük Kıtlık Sonrası: Veba

Avrupa’da KBÇ içinde çeşitli dönemlerde yaşanan kıtlıklar sonrasında ve zaman zaman kıtlıklarla birlikte ortaya çıkan önemli bir toplumsal konu veba olmuştur. Gerçekten bu dönemde veba, bir çok kaynaklar tarafında da ifade edildiği gibi sadece Avrupa’da milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Veba salgınlarının tek bir periyotta açıklamak kolay değildir. Başka bir ifade ile Avrupa’da veba KBÇ’nın etkili olduğu dönemlerde sıkça rastlanan ve etkileri büyük olan salgın hastalık olmuştur. Her ne kadar vebanın Avrupa’ya gelişinde Çin’den itibaren başlayan ticaret yollarının etkisinden bahsedilse de, hastalığın yayılmasında iklim koşulları ile birlikte kıtlıkların da etkisini ifade etmek gerekir. Öncelikle, vebanın yayılmasını kolaylaştıran faktörlerin başında iklim koşullarının geldiğini söylemek mümkündür. KBÇ döneminin sert hava koşulları bu hastalığın yayılmasını kolaylaştırmıştır. Bir önceki felaket olan Büyük Kıtlığın yol açmış olduğu yetersiz beslenme sonucunda bağışıklığı düşen insanların bu hastalıktan etkilenmesi daha kolay olmuştur. 14. ve 17. yüzyıllar arasında vebanın Avrupa ve Akdenizde çok etkili bir salgın hastalık olduğu kaynaklarda ifade edilmektedir. 1360–1363; 1374; 1400; 1438–1439;1456–1457; 1464–1466; 1481–1485; 1500–1503; 1518–1531; 1544–1548; 1563–1566; 1573–1588; 1596–1599;1602– 1611; 1623–1640; 1644–1654; ve 1664–1667 arasında veba salgınlarına rastlanılmıştır (Hays, 1998).

Tüm bu yaşanan olumsuzlukların birikimi olarak başka olaylar da gelişmiş, insanlar büyücülükle suçlanmış ve öldürülmüşlerdir. Örneğin 1563 Almanya’sında küçük bir şehir olan Wisensteig’de 63 kadın cadılıkla suçlanıp öldürülmüştür. Sadece İsviçre’nin Bern kentinde 1580 ila 1620 arasında binden fazla insan cadılıkla suçlanıp yakılmıştır. Bununla birlikte cadılık suçundan insanların öldürülmesinin en fazla arttığı yıllar 1587-88 yılları arasında yaşanmıştır (Fagan 2002).

Böylece KBÇ özellikle 14. ve 17. yy’lar arasında Avrupa’da kıtlıklar ve salgın hastalıklar açısından önemli sosyal ve toplumsal olayların yaşandığı bir döneme de sahne olmuştur.

Fransiz İhtilali (1789-1799)

KBÇ döneminde Avrupa’da peş peşe gelen kıtlık ve salgın hastalık ile bunların tetiklediği göç, şiddet, savaş, baskı, hoşnutsuzluk ve diğer toplumsal olayların, toplumsal hafızada birikerek daha sonra Rönesans sürecince toplumsal, siyasal ve dini olarak reform hareketlerine yol açtığını söylemek mümkündür (Vural, 2016).

1300’lerde başlayan ve zor iklim koşulları altında gelişen olaylar 1750’lere kadar devam etmiştir. Bir yandan KBÇ’nın etkileri devam ederken, diğer yandan bu etkilere paralel olarak yaşanan toplumsal sorunlar 1789 – 1799 sürecinde Fransa’yı bir ihtilale kadar götürmüştür. Büyük kıtlığın ardından veba başta olmak üzere salgın hastalıkların ve diğer felaketlerin Avrupa’da yaratmış olduğu toplumsal algı insanların cadılıkla suçlanıp öldürülmesinin sebeplerinden bir tanesi haline gelmişti. Çünkü Ortaçağ Avrupa’sının düşünce yapısına göre bu tür felaketlerin üst üste gelmesi sadece insan günahlarıyla mümkündü. Günahkârlar ortadan kaldırılırsa sorunun çözüleceğine inanan kilise böyle düşünceleri o dönem bizzat teşvik etmiştir.

Büyük kıtlıktan sonra Fransız devrimine kadar geçen sürede Avrupa tarihi bakımından önemli gelişmelerin yaşanmıştır. Bugünün modern Avrupa’sının temelleri bu dönem içinde atıldığını ifade etmek mümkündür. Bu sürede Ortaçağ sona ermiş Yeniçağ başlamış, Avrupa’da coğrafi keşifler yapılmış reform hareketleri ile kilisenin baskısı azalmış, Rönesans ile de büyük zihniyet aydınlanması yaşanmıştır. Fransız devrimini de yoğun bir şekilde etkileyecek olan tarımsal devrimde yine bu dönem içinde gerçekleşmiştir.

1770’ten sonra iklimde görülen dalgalanmalar, 1784-85 yılları arasında İzlanda’daki Laki volkanı patlamasının yol açtığı etkiler ile Avrupa’nın batısında çok soğuk kışların yaşanmasına yol açmıştır. 1788 ilkbaharı kurak geçmiştir. 1788’de gelen bu felakete Fransa hazırlıksız yakalanmıştır. Yanlış politikalar, arazilerin miras yoluyla çok bölünmesi, Fransa’nın feodal geçmişi nedeniyle soylu ve köylü arasında uçurumun çok olması, bürokrasinin iyi işlememesi sonucu tarımsal reform bir türlü tam anlamıyla gerçekleştirilememiştir. Tüm bu baskılardan dolayı Fransa’da tarım sürekli olarak despotik hükümetler ile iklimin insafına kalmış olup yıldan yıla ürün hasadı oldukça dalgalanmalar göstermiştir. Bu nedenle çok uzun süre Fransız köylülerindeki açlık korkusu sürekli yinelenmiştir ve en sonunda 1789’da Fransiz ihtilali olarak adlandırılan, tarihteki en ünlü isyanlardan birine yol açmıştır (Fagan, 2002).

Keşifler Çağı (15. – 16. yy) ve Colomb Değişimi ( Columbian Exchange-1492)

Coğrafi keşifler çağı olarak bilinen 15. ve 16. yüzyıllar da KBÇ dönemine rastlamaktadır. Hemen hemen bütün Coğrafya kitaplarında ve ilgili literatürde keşifler çağının en önemli nedeni olarak “ekonomik nedenler” gösterilmektedir. Bunun yanında denizciliğin gelişmesi, dünyayı tanıma isteği (ki bu her zaman var olan bir duygu olmuştur), Coğrafya bilgisinin artması, dini misyonerlik gibi birçok neden de gösterilmektedir.

Ancak Keşifler Çağı’na denk gelen bir zaman diliminde etkili olan KBÇ’nın etkilerinden hiç bahsedilmemektedir. KBÇ’nda Avrupa kıtasını etkileyen kuraklık, kıtlık, salgın hastalık, sosyal hadiseler, savaşlar vb. tüm olayların yarattığı sosyo-ekonomik problemlerin etkisi gözardı edilmemelidir.

Daha açık bir ifade ile Coğrafi Keşifleri tetikleyen süreçlerin içinde, hatta başında KBÇ’nın yarattığı olumsuz etkenler ve zayıflayan devletlerin/imparatorlukların yeni kaynak arayışlarının varlığı kabul edilmelidir.

Keşifler Çağının getirdiği ticari etkileşimin yanında Avrupa devletlerinin sömürge ve yayılma politikaları da bugünkü dünya düzeninin temelini oluşturmuştur. Günümüz dünya düzeninin varlığını KBÇ’na dayandırmak bu açıdan mümkündür.

Bu açıdan ayrıca Amerika’nın keşfi olarak bilinen tarihe geçen seyahat 1492’de Christopher Columbus tarafından yapılmıştır. Her ne kadar günümüzde Amerika’nın keşfi ile ilgili yeni ve farklı değerlendirmeler yapılmış olsa da Colomb’un seyahatinin başka bir önemi de vardır. Colomb Değişimi, Christofer Columbus’un Amerika topraklarına varması ile başlayan bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Bu süreçle birlikte Avrupa ile Amerika kıtaları arasında hayvan, bitki değişimi ile birlikte kültür, nüfus, salgın hastalıklar ve hatta o günün teknolojisinin de değişimi olmuştur (Nunn and Qian, 2012). Coğrafi keşiflerle birlikte KBÇ’na rastlayan bu değişimin sonucunda Amerikan yerli nüfusun %75 – 90’ı alışık olmadıkları salgın hastalıklar ve istilacı Avrupalıların katliama varan saldırıları ile ortadan kalkmıştır.

Büyük Patates Kıtlığı (1845-1849)

Büyük Patates Kıtlığı İrlanda’da milyonlarca insanı çeşitli biçimlerde etkilemiş tarihteki büyük trajedilerden biridir. Patatesin İrlanda’ya tam olarak ne zaman geldiği bilinmemekle birlikte genel kanı 1500’lere kadar İrlanda’ya gelmiş olduğu yönündedir (Bourke, 1993). Patates öncesinde İrlanda tarımı daha çok yulaf başta olmak üzere tahıllar ile sığır başta olmak üzere çeşitli çiftlik hayvanları ve bunlardan elde edilen ürünlere dayanmaktaydı.

İrlandalıların patatesi bu derece yoğun üretmeye başlamalarının çeşitli sebepler vardı. Bunlardan ilki patatesin toprak altında yetişmesine bağlı olarak soğuğa ve sıcağa karşı tahıllara göre daha dayanıklı olmasıydı. Bir diğer neden ise patatesin tahıllara göre veriminin daha yüksek olmasıydı. Böylece hem daha dirençli hem de daha fazla ürün verebilmesiyle patates 1600’lerden sonra İrlanda’nın başlıca yiyecek kaynağı olarak görülmüştür. Bununla birlikte yulaf başta olmak üzere tahılların da ekimine devam edilmiş, ancak bu tarım daha çok ticari bir karakter kazanmıştır. Patates ise iç piyasaya yönelik özellikle fakirlerin tükettiği bir ürün haline gelmiştir.

1840’lı yıllarda tam nedeni ve nereden geldiği bilinmemekle birlikte patatesin ana vatanı olan Andlardan ticari gemilerle geldiği düşünülen bir hastalık nedeniyle İrlanda’da büyük çapta bir patates kıtlığı ortaya çıkmıştır. Bu hastalık sonucunda İrlanda’da büyük bir kıtlık ve açlık yaşanmıştır. 1841 yılındaki nüfus sayımına göre 8,175,124 kişi varken, 10 yıl sonra yapılan 1851’ deki nüfus sayımında ise bu oran 6,552,385’e kadar gerilemiştir. İki milyon insanın yaklaşık 1 milyonu yaşanan büyük açlık sonrasında özellikle Kuzey Amerikaya göç ettiği geri kalan 1 milyonunun ise açlık ve bağlantılı hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiği düşünülmektedir (Fagan, 2002).

Barbaros Gönençgil ve Güneyi Vural

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
İstanbul evden eve nakliyat izmir dijital ajans dijital pazarlama vds satın al