
Küçük nal anlamına gelen nalça, yemeni, çizme gibi ayakkabılara vurulan hafif demir parçalarına verilen isimdir. Nalçaçılar, pabuçcu esnafının özellikle de eskicilerle ilişki içerisinde olduğu esnaftır. Dikici esnafının ürettiği kusurlu ayakkabıları, eskici esnafı tamir ettirip, nalçacı esnafına da na1çalatırlardı.
Nalçacı esnafının İstanbul ve çevresinde bulunan dükkânları belirli olup, İstanbul’un hemen her semtinde bulunuyordu. Bunlardan başka dükkân açılması nizamı bozduğu gerekçesiyle yasak olup dükkân açanlar men edilerek dükkânları kapatılırdı. Eski nalçacı dükkânlarından başka dükkân kurulmaması ve kuranların men edilmesi hakkında hükümler verilmişti.
Nalçacı esnafının sanatını rahatça icra edebilmesi, esnaf arası nizamın korunmasına ve gediklerin muhafazasına bağlı olduğundan herhangi bir gedik sahibi gediğini sattıktan ve ancak bir gedik satın aldıktan sonra nalçacılık yapabilirdi. Nalçacı esnafı, sanatlarını icra ederken, ihtiyaç duydukları bir takım âletler olup, bu âletlere nalçacı dükkânı gediği tabir edilmekteydi.
İstanbul ve kazalarında 20 Ekim 1726 yılında sanatlarını icra eden nalçacı esnafı sayısı 103’tü. Bu sayıya nalçacı esnafından olan nalça kesicileri dâhil değildi. Bunlarla beraber rakam 132’ye çıkmaktadır. Nalçacı esnafının 62’si, dükkân sahibi olan ustalar olup, 41’i revan olmayan ikinci ustalardı. Nalçacı dükkânı olan ustaların 45’i, İstanbul, sekizi Galata ve dokuzu ise Üsküdar’dadır. Revan olmayan ustaların ise 32’si İstanbul içinde, dokuz adeti ise Galata’dadır.
Zeki TEKİN
KAYNAKÇA
İstanbul Kadılığı Mahkemesi(İKM), nr.16, 33a; nr. 9, 188a; nr. 37, 7a; nr. 24, 57b-58a; nr. 36, 19b; nr. 2B, vr.13b; nr. 33, vr.7b-8a; BOA, Kepeci, DHK. nr. 70, s. 335-336; Ahmed Refik, XVI. Asırda Osmanlı Hayatı, s. 126-127; Mehmed Zeki Pakalın,Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, s. 651.