
Peloponnesos Savaşları’nın sonlarına doğru polis ve özellikle demokratia siyasal düzeni şiddetle eleştirilmeye başlanmıştı. Bu süreçte, iyi yönetilemeyen siyasal düzenlere çözüm arayışında olan düşünürler de ideal polis üzerine üretmeye başlamışlardı. Öyle ki birey, iyi bir hayatı ve mutluluğu ancak toplum ve polis içinde elde edebilirdi. Öyleyse ideal siyasal düzene ulaşmak toplumsal bir hedef olmalıydı. Polis‘in devlet olarak idealleştirilmesi ve yurttaşlarıyla tanımlanması en açık biçimde Platon (İÖ 427-347) ve Aristoteles’e (İÖ 384-322) ait eserlerde izlenmiştir. Bu bağlamda Platon, Politeia (Devlet) ve Nomoi (Yasalar) adlı eserlerinde, düşlediği en iyi siyasal düzeni kurgulamaya çalışmıştır.
Platon ideal siyasal düzeni kurguladığı Politeia adlı yapıtında polis için yeni, bazen radikal olarak değerlendirilebilecek yaklaşımlarda bulunur. Örneğin aile kurumuna yaklaşımı oldukça radikaldir. Bu nedenle yapıtında kurduğu düzen, çoğunlukla yaşamın gerçeklerinden uzak olarak değerlendirilebilir. Politeia’da Atina’da yaşanan çöküşle ilgili olarak alttan alta devlet adamlarını sorumlu tutarken sofistlere eleştiri getirmekten de geri durmaz. Yönetim, yöneticinin karakterinde şekillenir düşüncesini savunur ve polis‘deki yanlış işleyişe bir çare olarak filozof kral önerisinde bulunur. Filozof-kral, bilgelikle siyasal gücün kendi şahsında bütünleştiği kişidir. Nomoi adlı son eserinde yine ideal siyasal düzene ulaşmaya çalışırken konu yasalar ekseninde ele alınmıştır. Adaletsizlik yapmadan tek başına yönetecek bir insan bulmak zor olduğundan yasalar zorunludur. Eserde en iyi yasalar konusu sürekli olarak ahlak dersleriyle beraber işlenmektedir.
Stageiralı Aristoteles (İ.Ö. 384-322) ise, polis modelinin imparatorluk karşısında gücünü giderek yitirdiği ve tarihsel olarak ortadan kalkmaya yüz tuttuğu bir zaman diliminde yaşamıştır. Bu süreçte politik varlığı tehlikeye giren polis yapısı için polis‘e özgü toplumsal bir kurtuluş hedeflerken birey ile devlet arasında sıkı ilişkiler kurmuştur. Politika adlı eserinde Aristoteles için polis, yurttaşların bütünüdür. Yurttaş işe yargı ve yönetime katılan kişidir. Polis için yurttaşlardan başka autarkeia kuvvetle vurgulanmıştır. Polis’in karakteristikleri olarak eleutheria, autonomia ve autarkeia ilkeleri, ideal polis kurgularında belirgin biçimde izlenmiştir. Bu düşünürlerin eserleri ile birlikte, polis artık tam anlamıyla politik bir kavram, bir ideoloji haline getirilmiştir. Öyle ki bu kaynaklarda doğrudan siyaset felsefesi yapılmış ve polis, onların bakış açıları doğrultusunda pratikte taşıdığı niteliklerden çok daha farklı olarak arzu edilen ideal bir devletin karşılığı olmuştur.