
Osmanlı Devleti’nin ilk devirlerinde kullanılan toplar, deve, katır ve beygirlerle naklolunan küçük ve hafif toplardı. On beşinci yüzyılın ortalarından îtibâren topçuluğun önemli ölçüde gelişmesi üzerine, büyük hacimlerde toplar döküldü. Bu topların deve, katır ve beygirlerle götürülmesi imkânsız olduğundan, arabalarda taşınmasına karar verildi ve top arabacıları ocağı kuruldu.
Arabacıbaşı denilen ve tümgeneral seviyesinde bulunan bir komutandan sonra ocakta; kethüda, çavuş, başçavuş, kethüdâyâveri, ocak kâtibi gibi birinci derecede ve bölükbaşı, odabaşı, halîfe isimleriyle de ikinci derecede orta ve bölük zabitleri bulunurdu.
Ocağa efrâd, acemi ocaklarından alınırken, arabacılara lâzım olan döşeme ağacı Hırvatistan’daki Pozağa ve Sirem’den; arabaları çeken beygirler; Eflâk, Boğdan ve Tuna taraflarındaki sancak ve kazalardan; beygirler için çulların altına konan kepenekler de Yunanistan’ın Tırhala ve Fener taraflarından getirilirdi. Ocaktaki asker sayısı, başlangıçtan vak’a-yi hayriyyeye kadar beş yüzle üç bin arasında değişirken, beygir mikdârı 1808’de beş yüzden fazlaydı.
Ocağın başlıca görevi; topların nakil işleri, bunun için gereken arabaların yapımı ve tamiri ile beygirlerin bakımı idi. Arabacıların kışlaları Şehremini’nde, araba imalâthâneleri Tophâne’de ve atlara bakılan kısmı ise Ahırkapı’da idi.
Top arabacıları sefere topçularla beraber giderlerdi. Sahra toplarını çeken ve topların ağırlıklarına göre ayrı ayrı dizayn edilmiş ve yapılmış olan arabalar ile beygirler, bunların nezâreti altında bulunurdu, Muhârebe esnasında ise, ürkmemeleri için beygirleri muhafaza etmek bunların vazifesi idi.
Arabacı ocağı, topçu ocağıyla sıkı münâsebette olduğundan, ordudaki ıslâhattan istifâde etti. Yapılan ıslâhat sonunda süvari ve piyade olarak iki kısma ayrıldılar. Tertîb-i cedîd ismiyle düzenlenen her süvari bölüğü de ikiye ayrıldı. Birinin kumandanına halîfe-i evvel, diğerininkine halîfe-i sânî dendi. Aynı şekilde tertîb-i cedîd ismiyle tertibolunan her piyade bölüğünde; eski tertib üzere bölükbaşı, odabaşı, alemdar, alemdar yamağı gibi bölük âmir ve çavuşlarıyla ocak imâmı vardı.